ORMAN KÖYLÜSÜYÜZ
Dedelerimiz babalarımız yıllarca ormanlarda çalıştı, sonra çocukluk dönemlerimizde bizde çalıştık, biliriz zordur orman işçiliği, 1976 yılından 2002 yılına kadar Orman İşletme Müdürlüğünden almış olduğumuz izinlerle damgalanan ağaçlarıın kesimini yapar köyün müsait bir yerinde ster yapıp orman memurlarını çağırır ölçümünü yaptırır İşletmeye kaç para yatırmamız gerektiğini öğrenip, parasını işletmeye yatırarak nakliyemizi alır pazar satışımızı yapar hem üç beş kuruş paramızı kazanır hemde kışlık yakacak ihtiyaçlarımızı karşılardık, aynı zaman da ormanımıza da kendi tarlamızmış gibi bakar ve dış etkenlerden muhafaza ederdik, şimdi evimizin etrafını, bahçemizi kontrol altına alabilmek için bir kazık dahi kesemiyoruz. Yasah hemşerim gibi bir şey ve yakacak odunumuzu bile parayla alan bir orman köylüsü olduk, ıhlamur çiçeği zamanı, bir kaç kilo ıhlamur toplasak kışın içeriz diye Orman işletmesine gidip şu kadar ıhlamur çiçeği toplamak için para yatırıp izin alacağız, belki kuzinemizin üstünde üç beş kestane kebaplıyalım dedik yok Orman işletmesine para yatırın izin alın dendi, Tamam biz saflar bunlarıda kabul ettik.
Ama şimdi bakıyoruz kapımızın önünden kestane ağaçları kesilip tomruk yapılmış olarak traktör ve kamyonlarla geçiyor, o ormandaki kestaneler kesilip yok edildiğinde, bakın nelerle karşılaşacağız.
1- Ayılar ormanda yiyecek bir şey bulamadıklarında köylere inecek meyvalara arı kovanlarına ve belkide ahırdaki hayvanlara saldıracaklar, eğer onlardan birini zarar veriyor diye öldürürseniz 1.500. TL. para cezası + hapis cezası
2 – domuzlar yiyecek bir şey bulamıyacaklar köyün içindeki fındık bahçelerine saldıracaklar belki insanlar korkacaklar,
Şimdi yetkililere soruyorum kestiğiniz orman ağaçlarının arasına bir tek meyva ağacı diktinizmi, insan oğluna köylüsüne bu kadar zarar vermeğe çalışan bir teşkilat olurmu, bu konuda arkadaşlarında yorumunu bekliyorum.
Köşe Yazısı : Günay Ömür